Bazı milletler hayali kahramanlar yaratarak kendi soylarını yüceltmeye çalışırlar. Fakat Türk soyunun hayali kahramanlara ihtiyacı yoktur gerçeklerin bilinmesi soyumuzu yüceltir. Size bir hikaye anlatmak isterim. Atamız, 629 senesinde Çinlilerle yaptıkları savaşta tuzağa düşerek yenilince Doğu Göktürk Devleti yıkıldı.Başta Kara Kağan ve Kürşad olmak üzere binlerce Göktürk Çinlilere esir düşerek, Çin'in başkenti olan Siganfu'ya götürüldüler ve orada kendilerine verilen bölgede yaşamaya mecbur edildiler. Türkleri asimile edebilmek (kendine uydurmak) amacı ile Göktürk soylularını hassa ordusuna subay olarak görevlendirdiler.
Ancak Çinlilerin bu taktiği hiçbir halta yaramamış. Türkler bağımsızlıklarına kavuşup yeniden devlet kurmak amacıyla fırsat kolluyorlardı. Kürşad da Çin hükümdarının ordusunda subay durumundadır fakat kılıcını milletin özgürlüğü için çekeceği günü beklemektedir. 634 senesinde Kara Kağan ölür. 639 senesinde, Bozkurt soyunun en büyüğü konumundaki Kürşad durumun iyice kötüye gittiğini görerek 40 çerisiyle birlikte ihtilal yapmaya karar verir. Geceleri kılık değiştirip Siganfu sokaklarında tek başına dolaşma adeti olan Çin hükümdarını yakalayarak rehin almayı ve bu sayede Çin sarayına girerek Kürşad'ın ağabeyinin oğlu Urku Tigin'i kurtarıp, toplayabildikleri kadar Türk ile birlikte Öküten'e giderek tekrar devlet
kurmaya, Urku Tigin'i de kağan ilan etmeye karar verirler. Bu planda başarılı olurlarsa Urku Tigin kurtulacak, başaramazlarsa da dökülecek kanları geride kalanlara ödevlerini hatırlatacaktır.
Ancak o gün, büyük bir fırtına çıktığı için hükümdar dışarı çıkmamıştı. Hükümdarı ele geçiremeyeceklerinin farkındaydılar ve eğer geri dönerlerse ihtilal haberinin duyulacağından endişe ediyorlardı. Bu ihtilal haberi sadece 40 kişinin ölümüne değil belki bütün bir ırkın yok oluşuna sebep olabilirdi. Artık geri dönüş yoktu. Irkları için, Türklük için savaşmalıydılar. Kırk çerisiyle birlikte Çin sarayına yürür, amacı sarayı basarak hükümdarı esir almaktır. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altında yüce hedefe doğru yürüyen kırk bir TÜRK yiğidi sarayın kapısına vardıkları anda cenk başlar. Yüzlerce Çinli askerini öldürürler ama binlercesi üzerlerine saldırmaya devam eder. Göktürklü askerlerin bir kısmı sarayın içinde savaşırken uçmağa varırlar. Sağ kalanlar ise Kürşad'ın önderliğinde saraydan kaçarak Vey ırmağına doğru ilerler, niyetleri ırmağı geçerek Ötüken'e doğru at koşturmaktır. Ama yağmur yüzünden yükselen sular, köprüyü sürükleyip götürdüğü için karşıya geçemezler. Peşlerinden gelen Çin ordusu ile son kez cenke tutuşurlar. Binlerce Çinli askere karşı savaşan bir avuç TÜRK yiğidi peş peşe uçmağa varırlar. Sadece Kürşad sağ kalmıştır tek başına Çin hükümdarlığına karşı savaşmaktadır. En sonunda O da uçmağa varır fakat elindeki kılıcıyla
atının üzerinde durmaktadır, öldüğü halde yere düşmemiştir. Kürşad ölmüş fakat yenilmemiştir.
Bu saldırıyı haber alan Çinliler çok korkmuştu. 40 kişi böyle bir şey yapabiliyorsa 100 bin kişi neler yapamazdı ki. Tüm Türkler serbest bırakıldı ve tekrar Ötükene yerleşip II. Göktürk Devletini kurdular.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder